top of page

 Unutmak İnsanın Yarasıdır


UNUTMAK

Unutmak nedir? Tarifini verecek olursak: Aklında kalmamak, aklından çıkmak, hatırlamamak gibi anlamlara gelmektedir. Fakat tabii ki bu kelimelerin TDK karşılığını yazmak, bu kelimenin insandaki ehemmiyetini idrak etmeye yeterli olmayacaktır. Çünkü “gaflet” ve “unutmak”, insanın başta gelen hasletlerinden biridir. Bu ikisine anlam verildiği, anlamlandırıldığı takdirde insan kendini tanıyacaktır. Ve kendini tanıyan insan, bir başkasını kırmaktan, bir başkasını öldürmekten, bir başkasını zehirlemekten yahut egosundan, kendini beğenmişlikten, yalnızca menfaatleri uğruna yaşamaktan kendini alıkoyacaktır.

 


Hiç düşündük mü; insan unutan bir varlık olmasaydı dünya daha güzel bir yer olabilir miydi? Mesela ahireti unutmasaydı insan, yatırımları yine sadece bu dünya için mi olurdu? Elbette bu soru silsilesi bu şekilde devam edebilir. Fakat bizlere, zaten hali hazırda ortada olan bu soruların cevabı gereklidir. Öyleyse unuttuğumuz asıl benliğimizi hatırlamak adına, yine unuttuğumuz gerçekleri hatırlayalım.

Mesela ahiret demiştik az önce; yaşarken, rutin hayatın akışı içerisinde belki de asla hatırlamadığımız bir şey. Zira hatırlıyor olsaydık; manav meyvenin iyisini tezgâhın önüne koymaya çalışmazdı veya tartıda hile yapmazdı. Mesela bir hırsız, hakkı olmayan bir şeye elini uzatmaktan imtina ederdi. Kardeş, kardeşe üç beş kuruşluk dünya menfaati yüzünden sırt dönmez, ona küsmezdi vs.

Fakat acınası tablo şudur ki, bu saydıklarım belki en iyi ihtimaller. Zira yaşadığımız dünya içerisinde tecavüzlerden bahsetmiyorum; gayrimeşru bebek doğurup sonrasında ise vicdanı ile birlikte bebeği çöpe atanlardan, kendi öz evladını gözünü kırpmadan öldürenlerden bahsetmiyorum...

 


İşte insan, ne zaman unuttuysa ahireti, orada gafletle boğuştu. İnsan denen mahlûkat için amaç her zaman; hedef, korku, iyi ya da kötü biri olma vesilesi olmuştur. İşte cennet ve cehennem kaygısı, bize tam olarak aslında bunu vermektedir. Tartıda hile yapan manav, yaptığı şeyin bedelinin cehennem olduğunu unutmasaydı insanları kandırmazdı. Bir hırsız, bir başkasının hakkına girmenin onu cehenneme götüreceğini unutmasa ya da bu gerçeği göz ardı etmese (gaflete düşmese), kimsenin malına el süremezdi.

Velhasıl kelâm; insanoğlu, her yaptığının bir karşılığı ve bedeli olacağını unutmasa, bugün yaşadığımız yeryüzü geniş olmasına rağmen bize dar gelmezdi.

Sadece bizde var olan kıymetleri hatırlamaya ve yaşamaya ihtiyacımız var. Bu ise Kur’an ve Sünnet’ten başka bir şey değildir.

Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu: “Size iki önemli emanet bırakıyorum. Bunlara sarıldığınız sürece sapıtmazsınız: Bunlar Kur’an ve Sünnet’tir.”

 

Bu vesileyle hem naçizane gönlümden akan mürekkeple yazdığım şu üç beş satır arasında kendime unuttuklarımı hatırlatmış olmakla beraber, sizlere de -şayet unuttuysanız- hatırlatmış olmayı murad ederim.

 

“Kim zerre ağırlığınca bir hayır işlerse, onun mükâfatını alacaktır. Kim de zerre ağırlığınca bir kötülük işlerse, onun cezasını alacaktır.”(Zilzal Suresi, 7-8. Ayetler)

 


Muhammet Musab AKKAYA

2 Yorum

5 üzerinden 0 yıldız
Henüz hiç puanlama yok

Puanlama ekleyin
5 üzerinden 5 yıldız

Allah razı olsun. Doğru tesbitler.

Beğen

5 üzerinden 5 yıldız

Kaleminize sağlık üstadım.

Beğen
  • Instagram
bottom of page