top of page

Modern Çağın Tasavvurları Üzerine Sorgulamalar 2: Evrensel İnsan Hakları


Evrsensel İnsan Hakları

Her gün gerek ulusal gerekse uluslararası yaşanan birçok hadiseyi değerlendirirken, hukukun temelini oluşturması münasebetiyle sürekli kullanılan ve bu sık kullanımı sebebiyle birçok kişinin zihninde ülfet peyda etmiş (alışılmış) bir başka kavramı sorgulamamıza tabi tutacağız: “Evrensel İnsan Hakları.”

Esasen 1 sıfat 2 isimden müteşekkil bir kavramla karşı karşıyayız. Hem yazımızın uzunluğunu ideal seviyede tutmak hem de hakkında ortalama benzer tasavvurlara sahip olduğumuz kanaatinde olduğum için “Hak” kısmını es geçip “Evrensel” ve “İnsan” kavramlarından ne anladığımız ve ne anlamamız gerektiğini tahlil etmeye gayret edeceğiz.


İnsan haklarının evrenselliğinden kasıt, her insanın bu haklara ülke, din, dil, ırk, kültür vb. özellikleri fark etmeksizin sahip olduğudur. Peki tüm insanlık adına bir hüküm verilmesine rağmen, insanların bir fabrika ürünü değil, her biri birbirinden farklı kültürlerin mirasçısı oldukları ve bu özgün kültürleri çerçevesinde insan, hak-hukuk anlayışına sahip oldukları gerçeği göz ardı edilmektedir. Bu tespiti daha vazıh (açık) bir şekilde ortaya koymak için “evrensellik” ve “insan” üzerine üç soru soracağım:



a) Kime göre bazı haklar evrensel, bazıları ise değil?Kime göre bazı varlıklar insan ismine layık, bazısı değil?(Bu tavsifte karar mercii kim?)

b) İlgili merci neye göre buna karar vermektedir? (Evrensel–evrensel olmayan, insan–insan olmayan ayrımını yaparken kullanılan yöntem nedir?)

c) Kâğıt üzerindeki bu evrensellik ne kadar tatbik edilmektedir? (Teorinin pratiğe uygulanmasında ne kadar başarı sağlanabilmektedir?)



Benim için bu soruların cevabı gayet açık seçik diyebilirim. Biraz yakın tarihi bilen ya da şahit olmuş ve hâlihazırda yaşanan Filistin meselesine kulağını tıkayıp gözünü kapamayan her kişi için de böyle olduğu kanaatindeyim. Gerek insan tasavvuru gerekse evrensellik kurgusu tamamıyla Batı zihnine, bilhassa modern ya da postmodern dönem olarak adlandırılan dönemin zihniyetine aittir. Bu dönemin patronlarının “evrensel” dediği, evrensel insan dediği insandır. Bu modern “burjuvazinin” tek tasnif/tavzif ölçüsü ve tek ilahı menfaati, yani maddi kârdır. Elbette ki bu mizana (ölçüye) göre koyduğu hükmü, yine aynı mizana muvafık (uygun) olarak uygulamaya da gayet muktedirdir.


Somut örnekler vererek soyut düşüncede boğduğum zihninizi ferahlatmak isterim: İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant’ın “İnsansı hayvanlarla savaşıyoruz ve ona göre davranıyoruz” ifadesiyle, Alija İzzetbegoviç’in George Bush’a soykırımı delillendirdiğinde, bir gecede Irak’a petrol için savaş açan Bush’un vermiş olduğu şu cevap: “Bosna bizim meselemiz olamaz. O, Avrupa’nın bir iç meselesi.” Batı’nın cürümlerini, bu kavramları (evrensel–insan–hak) tanımlama yoluyla meşrulaştırmasına verilebilecek örneklerdendir.



Elhasıl:Her fırsatta hem iç hem dış meselelerimizde başımıza kakılan “(evrensel) insan hakları”, “özgürlük”, “hukukun üstünlüğü” gibi söylemler, Batı dünyasının istediği gibi at oynatmasını sağlayacak şekilde sürekli çıkarsal olarak esnetilen sloganlardan başka bir şey değildir bu yüzyıl için. Bundan ötürü, Batı üzerinden kendimizi yargılamayı bırakıp, biz oturttukları sanık sandalyesinden bir an evvel kalkarak, hayat-ı içtimaiyyenin (sosyal hayatın) taşıyıcı sütunları olan bu gibi kavramları geçmişte yaptığımız gibi kadimden (eski dönemden) beslenerek yeniden, farklı perspektif ve anlayışlarla tecdid etmeliyiz.

Ama unutmamalıyız: Bu işi BİZ yapmalıyız...


Muaz SAYIN

 

Yorumlar

5 üzerinden 0 yıldız
Henüz hiç puanlama yok

Puanlama ekleyin
  • Instagram
bottom of page